ŞEHİRLERİN RUHUNU İSLAM MİMARİSİYLE YORUMLUYOR!
‘İslam Mimarisi’ alanındaki çalışmalarıyla tanınan dünyaca ünlü mimar Prof. Dr. Gulzar Haider:“Geçmişi kopyalamak kolaydır ama anlamak zordur, emek ister. Neyin Osmanlı olduğunu anlamak, özünü kavramak için çalışmak lazım.” diyor.
Mimariyi kent, inanç ve insan ekseninde yeniden yorumlayan Haider, geleneksel ve modernizm arasındaki ilişkiye kafa yoruyor ve ‘Şehirlerin Ruhu’ kitabıyla da Pakistan’dan tüm Dünyaya uzanan bir mimarlık başarısı var.
Fırsat buldukça farklı ülkelerdeki mimari eserleri inceleyen Mimar Haider, en çok Mimar Sinan’ın yaptığı Sokullu Paşa Camii’den etkilenmiş. Bunun sebebini de şöyle açıklıyor: “Benim favorim Sokullu Mehmet Paşa Camii. Küçük bir cami. En beğendiğim olmasının sebebi ise çok eğimli bir arazide yapılmış olması. Gerçekten çok zor bir iş. Ayrıca bulunduğu yerle çok uyumlu. Aptullah Kuran, ‘ Sinan deneyler yapmayı seviyor’ derdi. Gerçekten de büyük bir iş yapmadan önce küçük bir denemesini yapıyor.”
“Süleymaniye Cami İslam mimarisinin en iyi örneklerindendir:
“Avluya giriş kapısındaki kemerlere bakın. İki kemer eşit boyda, bir yanındaki biraz daha yüksek, kapının üzerindeki dördüncü kemer ise ondan az daha yüksek. Bu yükseklik geçişleri kolay işler değil. Caminin giriş kapısındaki kemer ise karşısındaki kapının üzerindeki kemerden biraz daha yüksek. Avlu giriş kapısıyla caminin girişi arasında bir aks çiziyor.
İnançla dünyevi olan arasında kademeli bir geçiş var. Her bir yüksek kemerden girişte, bir şeyin değiştiğini, farklı bir dünyaya adım attığını kademe kademe hissetmeni sağlıyor:
En yüksek kemer caminin girişindeki. Çünkü artık Allah’ın evindesin. Plana baktığınızda alanı özellikle böyle böldüğü çok belli. Yine bahçe ve avludan geçerek caminin içine geçiyorsun. Allah’ı anmaya üç kademede geçiyorsun.
Kıble duvarından bahçeye bakan o pencerelere dikkat ettiniz mi? Dünyada çok nadir ama Türkiye’de yaygın bir şey kıble tarafında pencere olması. Oysa namazda insanın dikkati dağılır diye düşünülür. Ayrıca bahçede mezarlar var. Ağaçlarıyla cennet gibi bir bahçe ve o bahçede Kanuni Sultan Süleyman bile var!”
Geleneksel olanın bugünde bir devamlılığı vardır.Öğrencilerime öğrettiğim beş şey çok önemli: yer çekimi, ışık, ses, zaman ve hafıza. Hafıza kurgudur.
Haider’a göre mimari zor bir alan çünkü mimaride kopyalama tekniğinin ol(a)mayacağına inanıyor. Çünkü bir eserin o kentle, yapıldığı çağın ruhuyla bütünleştiğini belirtiyor:
”Eğer Süleymaniye’yi Washington DC’ye kopyalasaydık, bu olmazdı. Çünkü Süleymaniye belli bir yüzyıla ait ve alanı buna göre bir alan, şehir buna göre bir şehir. Tüm bu kompozisyonun içerisinde güzel. Sultanahmet Cami’nin bir kopyasını görmüştüm, altı minareli bir cami ve çok garip duruyordu.”